bir renk düşün içinde olmadığın
sokaklarında yürümediğin
söyle bana, bulabilir misin?
aldığın nefesin sebebi olur mu?
gözündeki bakışta kördüğüm bir buğu
dokundun olmadı,
yaşadın tutmadı
aynada gördün kendini
sevmedin, sevemedin bir türlü
sustun...
titrek bir kelime türedi dilinde
sana seni anlatan
varamadın bir yere
yine buldun kendini avare
yeşil nedir?
mavi kime denir?
gözlerin kör kulakların sağır
koşacaksın sen
o renk senin bu renk benim
hikayeni bitireceksin
gözlerin mor, dudakların çıplak
geride kalan allame-i cihan olsa ne yazar...
koralp
26.03.2017
02:12
izmir
koralp arslan (ka)_______________________
26 Mart 2017 Pazar
ben
öylece durdum, etrafı izledim
derin bir sessizlik, serin
sokak lambasının altında gölgeye vurmuş ağaçlar
kendimi hiçbir yerde göremedim
bensizliği özledim kimi zaman
içimdeki sese boyun eğdim
gölgede bir sığınak, kaçıştır dedim
kalemim sustu çoğu zaman
olduğum, yaşadığım beni
kendimi özledim
ve yine geçti zaman
ve yine ben ben olamadım buralarda
koralp
04.03.2017
03:18
izmir
derin bir sessizlik, serin
sokak lambasının altında gölgeye vurmuş ağaçlar
kendimi hiçbir yerde göremedim
bensizliği özledim kimi zaman
içimdeki sese boyun eğdim
gölgede bir sığınak, kaçıştır dedim
kalemim sustu çoğu zaman
olduğum, yaşadığım beni
kendimi özledim
ve yine geçti zaman
ve yine ben ben olamadım buralarda
koralp
04.03.2017
03:18
izmir
9 Ocak 2017 Pazartesi
kar soğuğu
ben değilim bu içimdeki
aynadaki gözler, bakışlar
saçlar benim değil
bir ses duyarsın zihninde hayali
olmak yada olmamak meselesi anlamsızlaşır
gerçeğe dönüş başlar
yakar
sen de bir sigara yakarsın
dumana katarsın yitip giden umutlarını
savurursun havaya doğru
içine çektiğin her nefes kar soğuğu
dokunuşlarına vurur yaşamın yorgunluğu
koralp
09 ocak 2017
izmir / menderes
aynadaki gözler, bakışlar
saçlar benim değil
bir ses duyarsın zihninde hayali
olmak yada olmamak meselesi anlamsızlaşır
gerçeğe dönüş başlar
yakar
sen de bir sigara yakarsın
dumana katarsın yitip giden umutlarını
savurursun havaya doğru
içine çektiğin her nefes kar soğuğu
dokunuşlarına vurur yaşamın yorgunluğu
koralp
09 ocak 2017
izmir / menderes
22 Ağustos 2016 Pazartesi
yol
kapat gözlerini
bir yol düşün
attığın adımlar nerelere götürür zavallı bedenini
gözlerinde umarsız düşler
kendini beğenmiş bir ıslık dudaklarında
içinden geçenleri bir düşün
zamanın olayları ve olmayanları bugün
sen misin dalga dalga ayaklarına vuran
deniz kıyısında, oturmuş bir kayanın üzerinde
ve belki bir kumsalda yalnız
bu yosun kokusu
bu bulutsu rüzgar
suya değdiğinde ayakların
kendi halinde üşürsün ansızın
ve o bulutsu rüzgar
o sakin yosun kokusu
bir dalga olur
gözlerinde
gözlerin bir gün batımı
kendini batarsın ufukta
kızıl bir gelecek uzanır kollarına
dokunamazsın
de ki dokundun
acı içinde yanarsın, kanarsın
ne de olsa insansın
yaşarsın
koralp
22.08.2016
izmir
bir yol düşün
attığın adımlar nerelere götürür zavallı bedenini
gözlerinde umarsız düşler
kendini beğenmiş bir ıslık dudaklarında
içinden geçenleri bir düşün
zamanın olayları ve olmayanları bugün
sen misin dalga dalga ayaklarına vuran
deniz kıyısında, oturmuş bir kayanın üzerinde
ve belki bir kumsalda yalnız
bu yosun kokusu
bu bulutsu rüzgar
suya değdiğinde ayakların
kendi halinde üşürsün ansızın
ve o bulutsu rüzgar
o sakin yosun kokusu
bir dalga olur
gözlerinde
gözlerin bir gün batımı
kendini batarsın ufukta
kızıl bir gelecek uzanır kollarına
dokunamazsın
de ki dokundun
acı içinde yanarsın, kanarsın
ne de olsa insansın
yaşarsın
koralp
22.08.2016
izmir
17 Ağustos 2016 Çarşamba
Son
Sokak lambalarının kendi halinde aydınlattığı bana göre karanlık bir sokakta yürüyordum. Yaşadığım eve doğru uzanan bu yol hayatımın kendime ait olan yegane parçasıydı. Eve geldiğim zaman içine girdiğim kalabalık beni kendime yabancılaştırıyordu. Gün içinde yaşadıklarım ise neredeyse tamamen bir maskeli balodan ibaretti. Hayalini kurduğum hiçbir şey gerçek olmamıştı. Güney Amerika'yı gezememiştim. Yazmak istediğim şiir kitabıma hiçbir zaman başlayamadım. Yıllarca içimi kemiren amatör müzik projeleri gerçek olmak bir yana sohbet konusu bile olamamışlardı.
Umutsuzca sokağın karanlık sonuna doğru yürüken sokak lambalarından birinin altında durdum. Kaldırımın kenarına oturdum, bir sigara yaktım. Hafif bir rüzgar esiyordu, serindi. Giydiğim hırkanın önünü hafifçe kapadım. Derin bir nefes çektim. İçimde söyleyemediğim ne varsa dumana kattım ve akciğerlerimden dışarı attım. Kafamı çevirdim, sokağın sol tarafına doğru baktım. Sonra sağ tarafına... Bir nefes daha çektim.
Hemen karşıdaki tepelerde görülen, oturduğum kaldırımın manzarasına dahil ışıklara baktım. Karanlığın içinde gezinen araba farkları... Birasını, şarabını bitiren geri dönüyor diye düşündüm. Sigaramdan son bir nefes daha çektim; izmariti elimin baş ve orta parmağı arasına alıp atabildiğim kadar uzağa fırlattım. Ayağa kalktım. Eve doğru yürümeye başladım.
Apartman kapısına geldim. Cebimden anahtarımı çıkardım, kapıyı açtım. Ev üçüncü kattaydı. Asansörü kullanmadan merdiven basamaklarını tırmanmaya başladım. Her adımda biraz daha yoruluyordum. Yorulan sadece ayaklarım değildi. Ruhum da eriyordu. Evin önüne geldim. Anahtarımla kilidi açmaya hazırlanırken birden bire kapı açıldı.
Kapıyı açan alt komşumuzun eşi Jale Hanım'dı. "Hoşgeldiniz Kenan Bey." dedi, "Buyrun". Buyuracaktım tabiki. Kira olsa da benim evimdi. İçeride bir insan kalabalığı vardı. İçinde bulunduğum yorgunluğun üzerine en son isteyeceğim böylesi bir insan topluluğuydu. Kapı ağzında durakladım bir süre. Usulca bir adım attım geriye doğru. Ses çıkartmayacak şekilde kapıyı kapattım. Yavaş yavaş merdivenlerden indim. Apartmandan çıktım ve geldiğim sokakta ters istikamette yürümeye başladım.
Sokağın sonunda yolun karşısında bir park ve parkın yol ile kesişen köşesin bir büfe vardı. Büfeyi bir baba ve oğlu işletiyordu. Çoğu akşam büfenin önünden geçerken bir yorgunluk birası alır ve parkta, yol kenarındaki banklardan birine oturur yoldan geçen arabaları seyrederek içerdim.
Büfeye girdim. Baba içerideydi. "İyi akşamlar abi, nasılsın?" dedim. "Hayırdır? Nasıl olalım? Son 20 dakikada değişen pek bir şey olmadı" diyerek karşılık verdi. Yüzünde hafif bir tebessüm vardır. Bir şişe bira aldım. "Görüşürüz." dedim ve dükkandan ayrıldım. Büfenin yanındaki yol yokuş aşağı uzanan bir yoldu. Kolayı seçerek aşağı doğru yürümeye başladım. Bir yandan da biramı yudumluyordum. Attığım her adımda hafifliyordum. Bir yandan da evdeki durumu düşünerek insanlar ile karşılaştığımda yaşamak zorunda kalacağım diyalogların nasıl gelişebileceğini tahmin etmeye çalışıyordum. Bir süre sonra sıkıldım, düşünmeyi bıraktım.
Biramdan son yudumu aldım ve şişeyi kaldırımın kenarına bıraktım. Yürümeye devam ederken arkamdan gelen bir arabanın farları sokağı aydınlattı. Döndüm ve araca baktım. Bir taksiydi. Elimi uzattım ve taksiyi durdurdum. Şoförün yanına oturdum, "İyi akşamlar kaptan. Çekirge'ye gidelim. Anatolia Otel". Taksinin içinde ağır bir arabesk ve sigara kokusu vardı. Kaptana sormadan cebimden sigara paketini çıkardım, bir dal sigara çıkardım, bir dal sigara da taksi şoförüne uzattım. "Eyvallah abi." dedi sigarayı gören şoför. Sigarayı yaktım, bir nefes çektim. Camı açtım. İçeri giren rüzgar ruhumu temizlercesine yüzüme vuruyordu. Nasıl olduğunu anlamadan sigaramı içmiş bir şekilde ve otelin önünde dikilir vaziyette buldum kendimi.
Resepsiyona gittim, boş bir oda olup olmadığını sordum. Özellikle üst katlardan bir oda istedim. Odanın anahtarını aldım ve asansörle yukarı çıktım. Odanın kapısını açtım ve içeri girdim. 512 numaralı oda... Odadaki beyaz ışığı kapadım; spot lambaları açtım. Sarı, loş bir ışık... Mini bardan bir viski aldım. Bardağa doldurdum ve pencerenin kenarına geçtim. Ayakta dikilir vaziyette şehri izlerken viskimi yudumladım. Zihnimden cümleler akmaya başladı.
"her sabah suya yansır yüzün bir damlada dalga dalga bakışların
öyle derin uyursun ki aldanırsın; sanki bu gözler, eller senin"
"Saçmalama Kenan" dedim kendi kendime. Ayakkabılarımı çıkardım, sadece ayakkabılarımı... Üzerimdeki elbiseler ile yatağa uzandım. İçimde başka bir sabaha uyanmanın umuduyla kapadım gözlerimi.
Gözlerimi açtım. Gün doğmamıştı. Yoğun bir toprak kokusu geliyordu burnuma. Yatağın yanında duran saksıyı devirdiğimi düşündüm. Saksının yerinde olup olmadığını anlamak için kolumu kaldırmaya çalıştım; kolum kalkmıyordu. Kulağımın içinde bir uğultu vardı. Bazı sesler duyuyordum ama kelimeleri seçemiyordum. Gözlerimi açtım. Karanlık... Toprak kokusu derinleşiyordu. Sesler azaldı. Ağzımda dün geceden kalan viski tadı vardı. "Çok da içmedim ama çarptı galiba." diye düşündüm. "Uyumaya devam edeyim bari" dedim, ve halihazırda kapalı olan gözlerimi ikinci bir kez daha kapadım.
Toprak kokusu kaybolmuştu. Gözlerimi de hissetmiyordum. Ellerimden kelimeler dökülüyordu.
"içime sığmayan bu her ne ise
sokakta bir başıma şair
zorlama kelimelere kaldık
hatırla çok uzak değil
mavilere dair ne hayaller kurardık"
Koralp
17.08.2016
İzmir
7 Mayıs 2016 Cumartesi
kefil
bir düşün neler yaşanırdı
olsaydı
olaylar...
durumlar...
kalabalık bir evin yalnız kelimeleri
kendi halinde geveler umutsuz bakışları
soğuk bir rüzgar esti farz et
üşür müsün
de ki üşümedin; sıcağın neylesin
tadı buruk bir hava bedenimde avare
sesleri kısılmış ellerimin
kaybolmuş bakışlarım dumanı tüten bir gecede
oldurduğum mısralar belli belirsiz
yapmadığım ne varsa bana kefil
koralp
07.05.2016
03:44
izmir
olsaydı
olaylar...
durumlar...
kalabalık bir evin yalnız kelimeleri
kendi halinde geveler umutsuz bakışları
soğuk bir rüzgar esti farz et
üşür müsün
de ki üşümedin; sıcağın neylesin
tadı buruk bir hava bedenimde avare
sesleri kısılmış ellerimin
kaybolmuş bakışlarım dumanı tüten bir gecede
oldurduğum mısralar belli belirsiz
yapmadığım ne varsa bana kefil
koralp
07.05.2016
03:44
izmir
30 Mart 2016 Çarşamba
hayatı oldurmak
ellerine dökülür titrek bakışların
dokunamazsın
aldığın her nefeste içine dolan bir keder
hayatı bir türlü olduramazsın
hayatı nasıl olduracaksın?
koralp
13.02.2016
17:51
izmir
dokunamazsın
aldığın her nefeste içine dolan bir keder
hayatı bir türlü olduramazsın
hayatı nasıl olduracaksın?
koralp
13.02.2016
17:51
izmir
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
renk
bir renk düşün içinde olmadığın sokaklarında yürümediğin söyle bana, bulabilir misin? aldığın nefesin sebebi olur mu? gözündeki bakışta...
-
Kaç yıl oldu düşünmeyeli? Zaman geçer mi düşünmeden? DÜşmeden yada? Defter sayfası, aç kollarını ben geldim! Bir caz ve cazgır içinde, key...
-
Son zamanlarda hiçbir şey yazmadım. Yazmayı seven kişiliğimdem uzaklaşmadım ama aklıma gelenleri yazmaz hale geldim nedense. Sabah iş...