15 Aralık 2012 Cumartesi

deniz

de ki yazdık şiirleri adına
ömrü adadık yaşlarına
dokunuşun alevden öte
bakışlarına insan dünden köle
titreye titreye gece vakti
durup dikilip kapında...

umut teninde
hayat dilinde
içim içinde gizli
anılarım gözlerinde bir damla
akar gider kendi halinde

ve sen öylece
farkında olmadan kendince
umut dolu sesinle uzaktan
öncesinde bir zaman
nasıl da sıcak konuşurdun
şimdisinde ömrümün
ne de sıcak sarılırsın

severim seni denizaşırı

koralp
15.12.2012
izmir

2 Aralık 2012 Pazar

Diyalog: Kenan - Kadri


Kenan
:
Gitmek her şeyi çözecek mi peki?



Kadri
:
Tabi ki hayır… Ama en azından bana görünmeyecekler. Benden uzak olacaklar ki istediğim de bu.



Kenan
:
Kaçıyorsun yani? Gözden ırak olan meselesi…



Kadri
:
Aynen o. Böylelikle az çaba ile çok sonuç elde etmeyi planlıyorum.



Kenan
:
Senin kafan gerçekten çalışmıyor. Dünya küçüldü oğlum. Sosyal medya diye bir şey var artık. Sen istesen de uzak kalamasın buralardan.



Kadri
:
Bulaşmam ben de sosyal medyaya.



Kenan
:
Mümkün mü? Bana bunu doğru dürüst söyle. Buralardan kaçıyorsun, yeni bir hayat kuracaksın. Gerçek hayat içindeki sosyal hayatının gelişmesindeki en büyük etkenlerden birisi şu an sanal dünya. Gittiğin yerde bulaşmayacak mısın bunlara? Bulaşacaksın. Eee!? Bulmayacaklar mı seni?



Kadri
:
Kabul etmemek gibi bir seçenek var abi, ignore…



Kenan
:
Sıkıntı da burada zaten... Parmakların reddetse de zihnin kabul ediyor olacak. Her şeyi yeniden hatırlayacaksın.



Kadri
:
O zamana kadar etkisi kalmaz. Abi zaten bir bağım da kalmadı buralarda.



Kenan
:
Bir yerde kalmak için illa ki bir bağ mı lazım?



Kadri
:
Değil mi?



Kenan
:
Değil. Biz boşuna mı yaşıyoruz.



Kadri
:
Belki de. Korkuyorsunuz arkadaş korkuyorsunuz. İçinizden gelenleri yapmaya cesaretiniz yok.



Kenan
:
Olmayabilir ama sahip olduklarımız var. Bu ev, araba… Bankada birikmiş bir miktar para da var. İlerisi için lazım olacak. Şu an genciz Kadri ama bunun yaşlılığı var. Hastalık…



Kadri
:
Sen zaten kapmışsın hastalığı Kenan. Kölesi olmuşsun bu gündelik hayatın. Dünya’da görecek o kadar yer varken sen sadece ofis, ev, market, manav arasında dolanıp duruyorsun.



Kenan
:
Ne yapmamı istiyorsun Kadri? Anlamı var mı?



Kadri
:
Yok mu?



Kenan
:
Bak Kadri… Gideceksin, yeni insanlarla tanışacaksın. Sevgililerin olacak, arkadaşların olacak. Bir şeyler yaşayacaksınız. Yine anıların olacak. Yine hataların olacak. Çuvallayacaksın. Orayı da terk edecek misin?



Kadri
:
Büyük ihtimalle.



Kenan
:
Kadri… Ben, yaptıklarım beni anlatıyor demiyorum. Keyfimden de yapmıyorum. Kimsenin eline bakmak istemiyorum ileride. Benim için çok önemli bu.



Kadri
:
Ne diyorsun abi sen ya. Ne eli? Ne keyfi? Senin için çürümüş. Ben öldüğüm an arkama baktığımda kendimi kendim olarak göremezsen içim yanar benim.  



Kenan
:
Açlıktan ondan bundan iş dilenmek, para dilenmek çok mu hoşuna gidecek peki? Sana bir şey söyleyeyim mi Kadri? Asıl senin için çürümüş. Sağlıklı düşünemiyorsun.



Kadri
:
Kenan bırak bu tavsiyeleri. Neyse… Benim bir miktar paraya ihtiyacım olacak. Yardımcı olabilir misin?



Kenan
:
Ne kadar?



Kadri
:
15000 kadar.



Kenan
:
Aslında doğru diyorsun Kadri. Kendini kendin olarak görmen için asalak olarak yaşaman lazım.


içtenlikle

giderim yolları yağmurlu havalarda
soğuk bir esinti her daim yüzümde
izlerken hayatımı deniz aşırı
akıp giden çizgilerde yaşlarım can bulur
daha bir ben olurum yaşadıkça

koralp
02 aralık 2012
23:14

renk

bir renk düşün içinde olmadığın sokaklarında yürümediğin söyle bana, bulabilir misin? aldığın nefesin sebebi olur mu? gözündeki bakışta...