ne tür bir bela bu
kendi halinde savrulan bir esinti
ılık bir donuşla sarıyor beni
kaldırımlarda yürürken hayal ederdim kendimi
soğuk rüzgarlar içinde ve yapraklar
solgun bakışlarla kurardım geçmişimi
göreceğim günler kendiliğinden sarhoş
belki de ben yoktan yere durgun
-------
durgun bir gece
karanlık pencerede solgun
gidilecek yollar varken
rüzgarın savurduğu bedenler
sokak lambasının ışığında
içilecek onca bira dururken
bir kadın ağlar köşede
adımlarını atamaz boşluğa
gidemez uzaklara, olduramaz yokluğu
-------
aç gözlerini uyuma bu gece
dolansın ellerin bedenimde
-------
yazacak cümlem kalmadı ben tükendim
bakışlarımdaki anlam uçtu
durgun ellerim titredi
ne kadar içerlesem de sokağın sessizliğine
konuşamadım
kendi içime de haykıramadım sızıları
ki o ölü doğan
o hiç varolamamış kelimeler
sızı mıydı deniz kıyısında
huzur muydu dağ başında
bilemedim
belki bir kentli yalnızlığı
kemikleri erimiş dokunuşuyla
gözleri kör duruşuyla
bak yine oluyor her şey
eskisi gibi ve aynı sırayla
duruyorsun önce, uzanıyorsun sakince
dışarıyı izliyorsun bilinçsizce
umarak belki
ama susarak sürekli
bu bir...
gördüklerim sanki...
uyanırım
uyuyamadan açılır gözlerim
kendi halimde kendime dolanırım
-----
bir tiyatro yaz dediler bana
ne olduğumu bilmiyorlarmış gibi şuursuzca
anlamaz bu gözler sahnedeki danstan
tutku dolu sözlere bahşedilmiş yaşlardan
11 ağustos 2013
gece
bursa
11 Ağustos 2013 Pazar
10 Ağustos 2013 Cumartesi
bir çeşit müzik eşliğinde
ansızın kara gömüldü ayağın
buz gibi kırılgan düşlerinde
yollar inadına çıkmaz hayallerine
üşütür ellerin kalemini sözlerinle
titrer mi bakışların kaldırımlarda
insanlar izlerken oynadığın cümleleri
dokunuşlar dalından düşen yaprak gibi
çarpıyorlar toprağa unutulmuş bir ömür misali
10 ağustos 2013
istanbul
buz gibi kırılgan düşlerinde
yollar inadına çıkmaz hayallerine
üşütür ellerin kalemini sözlerinle
titrer mi bakışların kaldırımlarda
insanlar izlerken oynadığın cümleleri
dokunuşlar dalından düşen yaprak gibi
çarpıyorlar toprağa unutulmuş bir ömür misali
10 ağustos 2013
istanbul
mut
sakin bir bakış dalında
esintide huzur kendi halinde
kısık bir sesle fısıldayarak
evet, mutlusun sen durduk yere
10 ağustos 2013
istanbul
esintide huzur kendi halinde
kısık bir sesle fısıldayarak
evet, mutlusun sen durduk yere
10 ağustos 2013
istanbul
9 Ağustos 2013 Cuma
y
yazdıklarım var yaşadıklarımla
yaşlarımda yeşeren yaşamlarla
yaşlanarak yok olan yakınlarda
yaşlarımda yeşeren yaşamlarla
yaşlanarak yok olan yakınlarda
09 ağustos 2013
istanbul
2 Ağustos 2013 Cuma
kendi halinde otururken
taşıyorum gözlerini satır satır aklımda
dillendiremediğim kelimeler dudaklarında
hayalini bile kuramadığım anılar dolanmış vücuduna
kırık bir kalem yazılamamış kelam eşliğinde
gece istemsizce akıyor ellerime
uzaklar büyüyor sahipsiz bir bahçenin içinde
ve ben,
utanmaz bir ırmak dupduru
öylece bir taş var kenarında düşün
su bile sıçramamış, kupkuru...
02 ağustos 2013
istanbul
dillendiremediğim kelimeler dudaklarında
hayalini bile kuramadığım anılar dolanmış vücuduna
kırık bir kalem yazılamamış kelam eşliğinde
gece istemsizce akıyor ellerime
uzaklar büyüyor sahipsiz bir bahçenin içinde
ve ben,
utanmaz bir ırmak dupduru
öylece bir taş var kenarında düşün
su bile sıçramamış, kupkuru...
02 ağustos 2013
istanbul
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
renk
bir renk düşün içinde olmadığın sokaklarında yürümediğin söyle bana, bulabilir misin? aldığın nefesin sebebi olur mu? gözündeki bakışta...
-
Kaç yıl oldu düşünmeyeli? Zaman geçer mi düşünmeden? DÜşmeden yada? Defter sayfası, aç kollarını ben geldim! Bir caz ve cazgır içinde, key...
-
Son zamanlarda hiçbir şey yazmadım. Yazmayı seven kişiliğimdem uzaklaşmadım ama aklıma gelenleri yazmaz hale geldim nedense. Sabah iş...