İnsanımız nesnel gerçekleri hiçe sayarak yaşıyor. Hayal dünyalarına kapanıp masallarla avunmaya çalışıyorlar. Korkuyor olabilirler mi? Belki de birileri korkutuyordur onları? Zihinlerine pranga taktılar ve yaşamlarını bir duvara zincirlediler. Çaresiz insanların kulaklarına masallar okudular. Sokaktaki insan yozlaştı, yozlaştırıldı.
İnsanlara yaşamı anlatmak gereklidir ilk olarak. İçinde nefes aldıkları bu dünya nasıl çalışır, anlatmak gerekir. Geceleri gökyüzünde gördükleri yıldızları onların ayaklarına getirmek gerekir. Aksi takidirde masal anlatıcılari yine yazacaklar metinlerini parşömen kâğıtlara ve sunacaklar halkın ürkek zihinlerine. Kayıp bir nesil daha dünyaya gelecek o zaman.
İnsanlara anlatmak gerekir: Soyut hiçbir şey yoktur. Karşımıza çıkan herşey somuttur, nesneldir. İnsan, güneş, elma, aşk, ses, ışık, tarih, liberalizm… Hayali değildirler. İçlerinde dokunamayacağınız bir tanesini bile seçemezsiniz. Hepsi de parçacık hareketlerinin ürünüdür. Hiçbiri insanın algılayamayacağı, ufukta çizilmiş çizginin ötesinde bulunan, anlaşılamaz, ulaşılamaz kavramlar değillerdir. Açıklanabilirler: Bilimin çizdiği mütevazı patikada yol almak yeterlidir. İnsanlar soru sormayı öğrenmelidir.
Bu amaçla, yani bilgiyi insanlara sunma amacıyla yola çıkan kişilerin karşısına birileri (bu kaçınılmaz bir durumdur) engeller çıkaracaktır. Çünkü “o” kişilerin istediği sokaklar korkak, morali bozuk ve düşünmekten yoksun insanlarla doludur. Oysa amaçlarıyla yola çıkan kişiler ellerinde bilim ateşiyle direnmektedirler. Yeri gelmiş yakılmışlardır. Asıldıkları da olmuştur, taşlandıkları da görülmüştür. Ama vazgeçmemişlerdir. Paramparça olmak uğruna kalemleri susmamıştır. Biliyorlardır ki böyle bir durumda susmak kendilerine olan saygılarını yitirmeleridir; parçası oldukları bilim dünyasını kirletmektir.
Donanımlı gençlerin, bilim insanlarının çabalamaktan başka seçenekleri yoktur. Bu topraklarda yapılacak daha çok şey var. Üretmek için, mutlu olmak için…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
renk
bir renk düşün içinde olmadığın sokaklarında yürümediğin söyle bana, bulabilir misin? aldığın nefesin sebebi olur mu? gözündeki bakışta...
-
Kaç yıl oldu düşünmeyeli? Zaman geçer mi düşünmeden? DÜşmeden yada? Defter sayfası, aç kollarını ben geldim! Bir caz ve cazgır içinde, key...
-
Son zamanlarda hiçbir şey yazmadım. Yazmayı seven kişiliğimdem uzaklaşmadım ama aklıma gelenleri yazmaz hale geldim nedense. Sabah iş...
-
m'e ithafen, geceye uzanmış bakınıyor gözlerim beraber yaşanmışlığıyla geçmişin kokusu, sana dair oysa kırlarda hep çiçek kokusu olur öz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder