30 Ocak 2009 Cuma

Ah Biz Erkekler

Gelişmişlik makinelerle olmaz. Karşında duran insanı bir birey olarak görebiliyor musun? Olay budur.

1- Erkek, evleneceği kadının bakire olmasını ister. Çünkü kullanılmış mal almak hoşuna gitmez.

Bu açıklamayı yapan kişiye sordum: "Senin annen mal mı?" Bana verdiği cevap gayet kendisine yakışan cinsten: "Doğru konuş lan! Öldürürüm seni!"Tabi ben de tutamadım kendimi ve kısa bir karşılık verdim: "Ben bir şey demedim ki; her şeyi sen söyledin zaten."

2- "Abi, sürekli aynı hatunla olur mu be? Hep aynı vücut... Sıkıcı be abi!"

Üniversitede bir ders çalışma ortamında, verilmiş çay molasında beyni fındık kabuğu kadar olan bir insandan çıkmış bir cümle. Sorduğum soru karşısında içine düştüğü çaresizliği görmeniz lazımdı.

+ Abi, sürekli aynı hatunla olur mu be? Hep aynı vücut... Sıkıcı be abi! Sallicam hatunu.
- Peki, sen ona sordun mu "hep aynı adamla yatmaktan sıkılıyor musun" diye? Belki o da senden sıkılmıştır, olamaz mı?
+ (alabildiğine şaşkın bir ifadeyle) Nasıl ya? Niye sıkılcakmış abi? Biz erkek değil miyiz?
- Tamam tamam. Kasılma o kadar. İç çayını haydi.

3- Kadın ve erkek eşit olmamalıdır ve son sözü her zaman erkekler söylemelidir.

Sebep? Bu eşitlik konusu açıldığında erkekler kas gücünden başlayarak bilimum bütün bedensel gelişmişliklerini ön plana çıkararak erkeklerin kadınlardan üstünlüğünü ispatlamaya çalışırlar. Çok üzücü bir bakış açısı: "Tarih içerisinde adını duyurmuş kadın bilim adamı niye yok? Çünkü kadınların kafası çalışmıyor." Bu yaklaşımı gösteren arkadaşlarıma ilk olarak iki isim söylerim: Marie Curie ve Lise Meitner... Bu isimleri söyledikten sonra da eklerim: "Sürekli eve kapatılan, siyasi-ekonomik kararlar alınırken hiç söz hakkı verilmeyen, dönemin akademilerine bile alınmayan kadınların nasıl bilim insanı olmasını bekliyorsunuz? Ne yazık ki erkeklerin bilim adamlığıyla övündüğünüz dönemlerde kadınlar ikinci sınıflıklarının ezikliğiyle biçare yaşamak çabasındalardı."

Kas gücüne güvenen kişilere de "kadınların evrimi erkeklerden ileridedir. sinir sistemleri bizden daha gelişkindir. bu sebepledir ki erkeklerin doğum yapması mümkün değildir. halter kaldırabiliriz ama limon kadar yerden karpuz çıkaramıyoruz. niye? vücut kaldırmıyor ve bayılıyoruz. buna ne diceksin?" cevabını çekinmeden veriyorum.

Kültürel olarak çok ciddi bir problemdir kadın ve erkek ilişkilerimiz. Biz erkekler önce kadını bir köşeye kıstırıyoruz, sonra da başarısızlıkla suçluyoruz. Dövüyoruz, aşağılıyoruz. Sonra da "eşim" diyerek kolumuzda gezdiriyoruz utanmadan. Başkası ona bir laf ettiğinde adamın ağzını yüzünü dağıtıyoruz, ama biz bile ona saygı duymuyoruz. İlkokul hayat bilgisi dergilerinde kendisine biçilmiş "ev işçisi" rolünden öte onun bir birey olduğunu anlayamıyoruz. İşimize gelmiyor. Maaşımız eşimizden düşün mü? Bak izle o zaman sen eğlenceyi... Bunda ezilecek bir şey mi var? Evet var. Çünkü o adam öyle büyütülmüş ki "kadından üstünsün sen!erkeksin!" gazı ile şişirilmiş sürekli. Gereksiz saplantılardan elini ayağını kurtaramamış.

Oysa bir erkek karısına "ben sensiz olamıyorum" diyebilmeli (yatağa atma amacı dışında içtenlikle söylenmiş olmalı). Yanında ağlayabilmeli, derdini paylaşabilmeli. Hayatı alabildiğine açık ve çıplak, hiçbir şey gizlemeden sevdiği kadınla yaşayabilmeli. Kim kimden üstündür ki? Kadın olmadan erkek ne yapar ki bi başına? Kariyer dediğin nedir ki? İş-güç, para, ev araba... Sevdiğin kadınla paylaşmadıkça ne anlamları var?

Dünya beş milyar yaşında, bizler ortalama 60-70 yıl yaşıyoruz. Haydi, birlikte yaşayalım; ne bekliyoruz ki?

Bu erkek egemen düzen kabak tadı verdi artık.

işiniz çok zor. Biz erkekler her geçen gün daha da sıkıştırıyoruz sizi. Niyeyse "düzülen meta" olmaktan öteye getiremedik sizi aklımızda. Yazık...

Saygılarımla...

Hiç yorum yok:

renk

bir renk düşün içinde olmadığın sokaklarında yürümediğin söyle bana, bulabilir misin? aldığın nefesin sebebi olur mu? gözündeki bakışta...