23 Haziran 2009 Salı

bilebilmek

her şeyden önce bir şeyi bilmediğimizi söylüyor isek daha önceden varolan ancak geçen zaman içerisinde hiç karşılaşmadığımız ama bu karşılaşmama durumunun o "şey" ile bugün yüzleşmiş oluşumuza engel olamamasından ötürü ortaya çıkan bir farkındalığı yaşıyoruz demektir.
ilk olarak "ben neyi bilmiyorum?" sorusunun cevabı verilmek sureti ile ilk adım atılmış olur, sorun tanımlanır. bundan sonraki aşama "ben nasıl oldu da bunu bilemedim?" sorusuna cevap bulmaktır. çok çeşitli cevaplar verilebilir buna. daha sonra verilen cevaplar üzerine bir çalışma yapılarak sentez bir sonuç ortaya çıkar. yani "ben nasıl oldu da bunu bilemedim?" sorusu cevaplanmış olur.
yolun yarısından fazlası geçilmiştir. nasıl beceremediğini bilmek "ben bunu bir şekilde yapıcam ama" gibi söylenmeleri getirir ki bu da moral vericidir. sonra deneme-yamulma başlar. denersin, olmaz, yamulursun, bükülürsün. önemli olan kırılmamak. bir yerden çatlak verirsen bil ki yanlış yoldasın. ne de olsa hayat nesneldir. her elma yere düşer. kütle kütleyi çeker ve iter. bilmek onu aramakla biraz deneyerek biraz okuyarak sorup soruşturarak bulunur.
şimdi başka bir soru çıkıyor karşımıza: bildiğin şeyi kullanmayı becerebilecek misin bakalım?

Hiç yorum yok:

renk

bir renk düşün içinde olmadığın sokaklarında yürümediğin söyle bana, bulabilir misin? aldığın nefesin sebebi olur mu? gözündeki bakışta...